Erbaa Masaj Salonu Hizmeti – Masör Ece

Erbaa Masaj Salonu Hizmeti  – Masör Ece

Erbaa Masaj Salonu kabarık saçları vardı. Öylesine ağzına yapışmış benzer biçimde duran bir gülümsemeyle dolaşırdı ki, bu kız ya sağır, ya delinin biri derdim. Eniştemin ölümünden sonra, koltukların üzerindeki kılıfların kaldırıldığı oturma odasındaydık. Yvonne’un anası piyanoya geçti, ispanyol çingenesi kılığına girmiş olan Yvonne, eline bir yelpaze alıp, gözlerini yuvalarından fırlata fırlata, çevresine toplanmış alkış tutan gençlerin ortasında sözüm ona ispanyol dansları meydana getirmeye başladı. Bu Andaluzya çErbaalığından sonra, La Grilliere’deki partilerin ardı arkası kesilmedi.

Erbaa Masaj Salonu evlerde de aynı şekilde eğlentiler düzenleniyordu. Hiçbir muhteşemlük görmeden, herhangi bir şeyden hoşlanacağım kadar hoşlanıyor, eğleniyordum bu partilerde. Büyükler katılmazdı, istediğimiz şeklinde şamata yapar, istediğimiz şeklinde güler, söylerdik. Salon oyunları oynanır, rondlar yapılırdı. Dans, öteki oyunlar gibi bir oyun olmuştu benim için; başka bir şey düşünmüyordum. Beni eskisi şeklinde huzursuz kılmıyordu.

Hatta dans arkadaşlarımdan birini de pek beğeniyordum. Tıbbiyenin son sınıfımdaydı çocuk. Bir keresinde, yakındaki köy evlerinden birinde sabaha dek kaldık. Soğan çorbası pişirip, mutfakta içtik. Otomobille Gargan tepesinin eteğine gittik ve güneşin doğuşunu seyretmek için tepeye tumandık. Yol üzeri bir hana uğrayıp, fincan fincan taze süt ve kahve içtik, ilk kere bütün geceyi dışarda geçiriyordum.

Erbaa Masaj Salonu

Erbaa Masaj Salonu yazdığım mektuplarda bunları söyledim. Zaza, bunlardan böylesine tat almama ve annemin de izin verişine şaşırmış görünüyordu. Ne benim, ne de kardeşimin kızlığı tehlikede değildi; hepimiz bizlere “Erbaa” gözüyle bakıyordu, iki saf kız olarak, cinsel çekiciliğimiz üzerinde durulacak bir nokta yaratmıyordu. Ne var ki, çevremdekilerin konuşmaları, açık saçıklığı ile bütün görüntüleri, bütün iddiaları çatlatan bir nitelikteydi. Madeleine, partilerimizde ve gezilerimizde, otomobillerde, çalıların peşinde “her bir şeyin” olduğunu söylüyordu. Genç kızlar, genç kız kalmaya itina ediyorlardı.

Ancak, Yvonne bu şekilde bir önlem almayı dikkatsizlik etmiş olduğu için, Robert’in dostları birbiri peşisıra onunla canlarının istediklerini yapmışlar, sonra da Robert’e haber vermişlerdi durumu. Robert’le Yvonne evlenmediler. Öteki kızlar, oyunun kurallarım iyi biliyor, hiç şaşmıyorlardı. Ama bu demek değildi ki, bu kızlar, izin verilebilir, hoşgörülebilir ölçüde zevk almaktan yoksun kalıyorlardı. Hiç kuşkusuz, haram değildi bu tarz şeylerin tümü. Eğlence gecelerinin ertesinde, kızlar koşa koşa günah çıkarmaya giderler, sonrasında ruhları her türlü günahtan arınmış olarak, yeniden yaşantılarını sürdürürlerdi. Iyi mi olup da, iki ağız birbirine değdiği zaman, insanoğluın şehvete tutulduklarını anlamaya çalışırdım.

Genç bir kızın veya delikanlının dudaklarına bakarken, tıpkı bir zamanlar metrodaki “Ölüm tehlikesi” yazılı raya bakarken duyduğum şaşkınlığı duyardım. Ne olabilirdi bu? Madeleine’in söyledikları ise garipıma gidiyordu. Fizyolojik zevk, insanın kişisel beğenilerine bağlıymış. Örneğin arkadaşı Nini, sevgilisi ayaklarını öpmez yahut okşamazsa, hiçbir şey yapamazmış. Benim de vücudumda, günün birinde bilinmedik duyuların ortaya çıkıvereceği gizli kaynaklar olup olmadığını, birazcık da midem bulanarak düşünürdüm. Bana dünyayı verseler, bu mevzuda en zararsız bir denemeyi dahi göze alamazdım. Madeleine’in anlattıklarını kafam almıyordu bir türlü. Benim gaslımde, aşkın vücutla hiçbir ilişkisi yoktu.