Erbaa Masaj Salonu Hizmeti – Masör Eda
Erbaa Masaj Salonu
Buradaki tüm personel Ullevålsveien’deki cinayet üzerinde çalışıyor. Bunun… “ Møller bir an durakladı. Erbaa Masaj Salonu “yahut bir dakika. Az bekleyin, bir bakayım… “ ÇARŞAMBA. KAYIP. Polis memuru isteksiz bir şekilde frene bastı ve polis arabası Alexander Kiellands Plass’taki kırmızı ışıkta durdu. “Yoksa siren çalarak mı gitseydik?” diye sordu arka koltuğa dönerek.
Harry dalgın bir halde başım hayır anlamında salladı. Eskiden, şarkı ve kendilerine has kaba hareketleriyle trafiğin gürültüsüne karşın eğlenmeye çalışan ayyaşların işgal ettiği iki bankın olduğu çimlendirilmiş parka bakıyordu. Bir iki yıl önce birkaç milyon harcanarak, bir yazarın adını taşıyan meydan ve park temizlenmiş, yeni bitkiler ekilmiş, yollar asfaltlanmış ve somon balıklarından bir merdiven şeklinde yapılan etkileyici bir fıskiye konulmuştu. Hiç şüphesiz şarkı söyleyip birbirine sövgü etmek için fazlasıyla harika bir düzenleme olmuştu bu. Sannergata’nın karşısından, polis arabası sağa döndü ve Akerselva’nın üzerinden köprüyü geçtikten sonra
Erbaa Masaj Salonu
Møller’in verdiği adresin önünde durdu. Harry memura beklememesini söyleyerek, kaldırıma indi. Yolun diğer tarafında boş vaziyette bekleyen ve gazetelere bakılırsa bir süre daha öyle olacağa benzeyen, yeni inşa edilmiş bir iş merkezi vardı. İş merkezinin pencerelerinden adresi verilen apartmanın yansıması görülüyordu. 40’lı yıllardan kalma beyaz bir binaydı. Pek kullanışlı olmasa da eskilerden bir dost gibiydi. Ön cephesinde grafitiyle o bölgenin kime ilişik olduğunu belirten adlar yazılıydı. Otobüs durağında kollarını kavuşturmuş koyu tende bir kız yolun karşısındaki Diesel reklamına bakıyordu. Harry en üstteki zile bastı. “Polis, ”
dedi Harry ve merdivenleri çıkmak için kendini hazırladı. En üst katta kapıda nefes soluğa kalan Harry’nin yukarı çıkmasını bekleyen acayip bir adam görünüyordu. Dağınık ve gür saçları, pancar şeklinde kızarmış yüzünde siyah bir sakalı olan adamın üzerinde ve baştan aşağı vücudunu kapatan tunik benzeri bir giyim ve ayağında sandalet vardı. “Bu kadar çabuk gelmenize sevindim, ” dedi pençesini uzatarak. Elleri hakkaten pençe gibiydi. Adam adının Wilhelm Barli olduğunu söyleyerek elini uzattığında Harry’nin eli avucunda kaybolmuştu. Harry de adını söylemiş oldu ve elini çekmeye çalıştı.








Son yorumlar