Erbaa Mutlu Son

Erbaa Mutlu Son

Erbaa Mutlu Son

sempatik yüzlü bir gençti. Kısaca taranmamış saçlarını, kötükıyafetlerini, yırtık giysileri sayılmazsa hiç de burun kıvrı‐

lacak biri değildi.

Bu çocuğu sık sık görür, ondan çiçek satın alırdık. Bunun Erbaa Mutlu Son

nedeni acıma duygusundan daha fazlası değil fakat o gün,

sepetini bize uzatmış dururken Louisa’yı ani bir heves,

şımarık bir düşlem sardı ve bana danışmadan onu içeri

çağırıp, çiçek buketlerini incelemeye başladı, iki tanesini

seçip ayırdı. Biri kendisi, diğeri ise benim içindi ve sanki

parayı bozabileceğini umar şeklinde çocuğa yarım kıron çıkarıp

verdi. Çocuksa paraya bakıp işaretlerle bir şeyler anlatmaya

çalıştı.

Bunun üzerine Louisa,

“Peki, delikanlı benimle yukarı kata

gel de alacağını ödeyeyim,

”dedi.

Aynı anda bana göz kırpıp gelmem için işaret etti. Sokak

kapısını sürgüledim, böylece dükkân hizmetçinin

sorumluluğuna kalmıştı.

Yukarı çıkarken Louisa, doyurmak istediği garip bir merak

duyduğunu fısıldadı bana, bu saf çocukta da genel kaidegeçerli miydi acaba? Tabiat, daha yüce beyinsel armağanları

vermeyince, en iyi bedensel ödüllerle ne kadar değişimyaratmıştı.Dick’te? Aynı zamanda, bu doyumu sağlamada

kendisine yardım etmem için de yalvarıyordu. Her zaman

hoşgörülü biri olduğumdan, kötü Louisa’nın tutulduğu aynı

merak benim içime de düştü, bu saçma oyunu geri

çevirmekten çok uzaktım, böylece kendi hesabıma ben de

balıklama daldım.

Louisa yatak odasına ulaşınca çiçek buketleri seçip onu

oyalarken ben de aracılık rolünü üstlenip, gencin arkasına

geçtim. Tabiatın yalın parçası ile araya fazla mesafe koymak

pek de gerekmediğinden, hemen rahat davranmaya başladım.

Ona ilk dokunuşum karşısında şaşkınlığı ve sersemliği yü‐

zünden davranışımı beceriksizce karşıladı, kızarıp birazcık geri

çekildi. Böylece bakışlarımla onu yüreklendirip, saçlarıyla

Erbaa Mutlu Son

oynamaya, yanağını okşayarak, hedefime bir dizi ufak

oyunbazlıkla ilerlemeye başladım, onun da bana doğaldürtüler yardımıyla yakınlaştığını hissediyordum. Uyarılmış,

tahrik olmaya başlamıştı onda canlandırdığım tüm o saf gülüş

ve sırıtışların ortasında, gözlerinde kı-vılcımlanan alevin

yanaklarına yayıldığını görebiliyorduk. Kısacası, hayvansal Erbaa Mutlu Son

tutkunun heyecanı, onun o budala yüzünde açıkça ışıldıyordu.

Yine de bu sahnenin alışılmamışlığı onu sarsmıştı, ne tarafa

bakacağını veya gideceğini bilmiyordu fakat ahmakça bir

zevk içinde yarı açık ağzıyla gülümseyerek durdu ve

dilediğimi yapmama yumuşak başlılıkla göz yumdu.