Erbaa Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar
Erbaa Mutlu Sonlu Masöz
Daha ilerideki sihirbaz ise yüzünde öfkeli bir ifadeyle ayağa doğruldu. Kanın görünemeyeceği kadar karanlık olmasına rağmen, Cinder insanın vurulduğu ayağına fazla yüklenmediğini görebiliyordu. Cinder gözüne damlayan terleri sildi ve en yakındaki askere odaklandı. Zihniyle uzanarak, adamdan yayılan, açlık ve gözü dönmüşlük hissiyle dolu Erbaa Mutlu Sonlu Masöz biyoelektrik dalgalarına dokundu. Düşüncelerini bu dalgaların etrafına sardı. Ulumalardan biri ansızın kesildi. Adamı denetim altına alma çabasından dolayı daha şimdiden şakakları zonklamaya başlamıştı. Ama Cinder, adamdaki değişimi derhal hissetti.
Adam hâlâ vahşi ve öfkeliydi fakat artık önüne çıkan her şeyi parçalamaya hazır bir canavar değildi. Sen. Cinder bu kelimeyi yüksek sesle mi söylediğinden yoksa aklından mı geçirdiğinden kesin değildi. Sen artık benimsin. Bu iki adamı gemiye taşı. Adamın gözleri, baskılanmış bir nefretle parladı. “Şimdi. ” Adam ona doğru ilerlerken, diğer uluma sesleri de son buldu. Dört erkek de yüzünü Cinder’a ve haine çevirdi. Sihirbazın dudakları öfkeyle kıvrıldı fakat Cinder onu zor bela görebiliyordu. Gözünün önünde beyaz noktacıklar uçuşmaya başlamış, kendini ayakta tutma ve aynı anda adam üstündeki kontrolünü sürdürme çabasından dolayı bacakları titremeye başlamıştı.
Erbaa Mutlu Sonlu Masöz
Adam, Wolf’la Thorne’un biler bileğini kavradı ve onları rampadan yukarı doğru sürüklemeye başladı. Artık ipleri Cinder’ın elinde olan bir kuklaydı. Ama Cinder, o iplerin daha şimdiden zayıfladığını hissedebiliyordu. Tıslayarak bir dizinin üstüne kapaklandı. “etkileyici.” Sihirbazın sesi, Cinder’ın kulaklarına boğuk bir halde ulaştı. Cinder’ın piyonu, Wolf ile Thorne’u kargo bölümünde yere bıraktı. “Kraliçkararlı senden niçin korktuğunu görebiliyorum. Fakat hayvancıklarımdan birinin denetimünü eline alman, seni kaderinden kurtaramayacak.” Cinder o kadar yaklaşmıştı ki… Askeri gemiden çıkarmalı, kendisi binmeliydi.
Askeri rampanın altına kadar getirmeyi başardı fakat hemen sonra, insanın üstündeki denetimünü kaybetti. Cinder ellerini şakaklarına bastırarak öne doğru düştü. Beynine yüzlerce iğne saplanıyormuş gibiydi. Daha önce hiç kimse üzerindeki kontrolü böyle bir acıya yol açmamıştı. Cinder yerde kıvranırken, acı da azalmaya başladı. Sihirbaz bir kolunu rampanın çarptığı karnına dayamış, Cinder’ı seyrederek zalimce gülümsüyordu. Askerlerin kalanı oldukları yerde durmaya devam etti. Gözleri hâlâ parlıyordu, fakat yüzlerindeki ifade eskisi kadar saldırganca değildi ve Cinder belki de sihirbazın hepsini denetim edemeyecek kadar yaralandığını düşündü. Bir ihtimal adamların ipini elinde tutmayı bile zar zor başarıyordu.








Son yorumlar